Tasarım Felsefesi

Tasarım sözcüğü; biçim oluşturmak, kurgulamak, yorumlamak, kendi içinde bir durum oluşturmak gibi bir çok kavramı barındırabilir. Bu yönünden ötürü tasarım sözcüğü gündelik hayatımızda büyük bir rol oynar. Şuan kullandığımız bilgisayar, telefon ya da en basitinden insanoğlu yaratılışından  ötürü bir tasarımın sonucudur. Eğer kendimize ''O halde, tasarım nedir?'' sorusunu  sorarsak vereceğimiz cevap şudur: Bir sorunun çözümü için geliştirilebilecek olan her şey.

Tasarım öncelikle zihinde var olan bir problem, daha sonrası fikir yürütülen bir çözüm ve en sonunda da ortaya çıkan nesne ya da üründür. En temelinde insanın varlıkla kurduğu bir iletişim tarzıdır. Bilgi, etik, sanat ve teknik gibi varlık kategorilerinin içinde kendini gösterir.

Canlılar alanına baktığımızda bir tasarım modeli görürüz. Charles Darwin'in ortaya attığı doğal seçilim (doğal ayıklanma) kuramının temeline baktığımızda insan türü de dahil olmak üzere bütün türler, tanrının yoktan var etmesiyle değil, sürekli bir evrimin sonucu olarak meydana gelmiştir. Türler arasındaki yaşam mücadelesi ve uyumun arasında olmayanlar ayıklanır. Darwin'e göre bu evrim kuramı, canlıların oluşumunu ve gelişimini açıklayan bir tasarım modelidir.

 Bilimin evrim sürecinde özgün ve devrimci bir çağ Grek Uygarlığıyla başlar. Yenilik ilkin dinsel anlayışta meydana gelir. Grek Tanrıları, daha önceki çağların Tanrıları gibi dünyanın dışında bulunan ve oradan dünyaya hükmeden varlıklar olmaktan çıkarlar ve insanla aynı dünyayı paylaşan ve insan biçiminde varlıklar olurlar. İnsanların tanrılarla birlikte yaşadığı bu dünyada artık bir gerçeklik olarak kavranır. Bilimin araştırma konusunda bu gerçeklik, doğa varlığı olur. Yazılan kitaplar çoğunlukla doğa üzerindedir. Bu nedenle Greg çağını bir ''bilimçağı'' olarak nitelendirebiliriz. Bu çağa bilimsel çalışmalarıyla ağırlığını koyan, doğayı açıklama modeliyle adını yüzyıllar sonrasına taşıyan ünlü düşünür Aristotales'tir.

 Bütün Gregliler gibi Aristoteles'te dünyanın yoktan var edilmediğini benimser. Dünya başta biçimden yoksun salt maddeydi. Tanrı Demiourgus bu şekilsiz maddeye bir mimar gibi biçim vermiş ve bir sanat yapıtı gibi bu düzenli dünyayı meydana getirmiştir. Ancak dünya durağan bir varlık değil, bir değişim ve oluşum varlığıdır. Bu değişim ve oluşum hareket (kinesis) demektir. Bu ilk hareketle devinime geçen dünyada sonraki bütün değişim ve oluşumlar Aristoteles'in 4 öge kuramına göre meydana gelir. Bu 4 neden şöyledir:

1. Maddi Neden
2. Biçimsel Neden
3. Hareket Ettirici Neden
4. Ereksel Neden

Bu dört neden hem canlı hem de cansız doğada egemendir. Her bir nesne, her bir var olan bu dört nedenin etkisiyle değişir ve hareket eder. Bütün bu oluşum ve biçim kör bir mekanizmaya göre değil, ereksel olarak meydana gelir. Bu ereksellik anlayışı, yüzyıllar boyunca egemen olmuş bir dünya tasarımı modelidir. Ancak Newton ile beraber bu dünya tasarımı modeli terk edilir.

 Newton, gökyüzünde ve yeryüzünde meydana gelen hareketleri evrensel çekim yasasına göre ve matematiksel bir dille açıklar. Bununla Newton, Aristoteles'in dünya tasarımı modelini yıkmış olur. Böylece, Aristoteles'in yüzyıllar boyunca egemen olmuş ereksel evren tasarımı, yerini kör bir nedenselliğe dayanan maddeci bir evren tasarımına bırakmış olur.

 Stephen Toumin'e göre biyolojik evrimde olduğu gibi bilimler evriminde de doğal ayıklama vardır. Artık gereksinim duyulmayan kuramlar yerlerini gereksinim duyulanlara bırakırlar. Gereksinim duyulan bu kuramlar deneylerin sürekli denetimine tabidirler. Nasıl canlılar çevreye uyum sağlamak için değişime uğruyorlarsa, kuramlarda ortaya çıkan yeni koşulların gerektiği sorunları çözmek için değişime uğrarlar. Bu değişimi başarabilenler etkinliklerini sürdürürler. Bu değişimi gerekli kılan ise yaratıcı düşünce ve insanın sınırsız merakıdır. Bu değişim sayesinde sorunlarla ilgili bir çok kuram türetilebilir.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Avrupa'da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarileri

Osmanlı Mimarisinin Yapısı ve Özellikleri

Orantı, Ölçek